22 Nisan 2014 Salı

Burgazada

Burgazada
Yuvarlaksı bir görünüme sahip olan Burgazadası, adalar kümesi içinde büyüklük olarak üçüncü adadır. Eni ve boyu 2 km civarında olan adanın; İstanbul Limanı’na olan uzaklığı 9, Anadolu yakası sahil şeridine olan uzaklığı ise 3 mildir.
Burgazadası nüfusunun büyük çoğunluğunu eski zamanlardan beri Rum vatandaşlar oluştururken, 20. yüzyıl ile birlikte gelir düzeyi yüksek Türklerin adaya yerleşmeye başlamasıyla, ada nüfusu içinde Türk varlığı kendini hissettirmeye başlamıştır. 1930’lu yıllarda nüfusu kış aylarında 1000, yaz aylarında ise 2000’e ulaşan adanın nüfusu; 1990 yılında 2311’iken, 2000 yılında bu sayı 1578’e gerilemiştir. Adanın yaz aylarındaki nüfusu ise 15000 dolaylarında seyreder.
   1950’li yıllarda Musevi asıllı işadamlarının Burgazadası’na yerleşmeye başlaması, adadaki ev ve mesken fiyatlarında hızlı bir artışa sebep olmuş; adaya yerleşen varlıklı nüfus adanın Heybeliada’ya bakan yamaçlarından başlayarak, adaya villalar ve konutlar inşa ettirmiştir. Ada mimarisinde bu villaların yanı sıra, düzenli aralıklarla inşa ettirilen yalı, köşk ve ibadet mekânlarının önemli bir yeri vardır.
   Köklü bir tarihe sahip olan Burgazadası’nın tarihinde, Aya Yani Kilisesi özel bir öneme sahiptir. 867 yılında inşa edildiği tahmin edilen kilise; farklı tarihlerde elden geçirilmiş, son şeklini büyük ölçüde 1896 yılındaki çalışmalardan sonra almıştır. Bu kilisenin altında 11 basamakla inilen bir zindan bulunur. Methodius isimli papazın bir süre bu zindana hapsedildikten sonra zindanın üzerine inşa edilen kiliseye papaz tayin edildiği rivayet edilmektedir. Tarihte farklı isimlerle de anılan adanın en bilindik isimleri Antigoni, Castrum, Panarmos’dur. Hristos Manastırı, Avusturya Saint Georges Hastanesi adanın ön plana çıkan tarihi yapılarıdır. Ayrıca adanın Ayios Loanis isimli meşhur ayazması adanın ziyaret edilmesi gereken mekânları arasında gösterilebilir. İstanbul’un ilk sanatoryumlarından biri olan Burgazadası Sanatoryumu 1928 yılında kurulmuş,  Adanın tek camii olan Burgazadası Camii ise 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500 yılı anısına inşa edilmiştir.
   Burgazadası’nın orman örtüsü 2003 yılında meydana gelen yangın felaketi sonrası tahrip olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda belediye ve çeşitli kuruluşların ortak yürüttükleri çalışmalarla yeşillendirilen adada yapılan çalışmalar yavaş yavaş sonuç vermeye başlamış, yanan yerler ağaçlandırılmasıyla adalılar yeşile verdikleri değeri gözler önüne sermiştir. Adanın tek tepesi 170 m yüksekliğe sahip eski ismiyle Hristos yeni adıyla Bayrak tepesi, deniz manzarasının en güzel karelerini sunar. Mezarlık Burnu (Kumbaros Burnu), Hristos Manastırının ilerisindeki meşhur Kalpazankaya gibi adanın doğa harikası mekânları adada görülmesi gereken diğer güzelliklerdir.
   Evliya Çelebi Seyahatnamesinde adayı betimlerken; Kalesi deniz kıyısında yalçın kayalar üzerinde dört köşe küçük bir kaledir. Ada 10 mil genişlikte ve oldukça verimlidir. 300 kadar bahçeli tatlı suyu olan kuyulu evleri vardır. Halkı Rum’dur. Mamur kiliseleri vardır. Keçi ve tavşan gayet boldur. Dağlardaki bağların hesabı yoktur. Halkı zengin gemicilerdir.
   Türk Hikâyeciliği’nin önde gelen isimlerinden Sait Faik (Abasıyanık) Burgazadası’nın en önemli simgelerinden biridir. Günümüzde adadaki evi müzeye dönüştürülmüş, ismi iskele çıkışındaki meydana verilerek adı ölümsüzleştirilmiştir. Burgazadası’nın İstanbul için bir başka önemi ise Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçelerinden bu adada kurulmuş olmasından gelmektedir.

Hazırlayan: Ali Akçakaya 
Kaynak: http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/1-Gezi-Ulasim/adalar/Pages/burgazada.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder